21’inci yüzyılda...
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında...
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da...
ZAMANIN RUHU:
DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUK DEVLETİ VE ADALETTİR!
Onlar için direnenler, hem vicdanlar hem de tarih önünde, haklı, dürüst, cesur, mutlu ve kutlu kişilerdir.
Demokrasi denildiği an akılda ilk gelen soru ve cevap bir halkın milli gücü milli iradesi ve millet halkımızın bir kısmına bakıyorumda kimi diyor o parti kimi diyor bu parti insanın aklına kazınan kötü bir geçmiş düzen bulmamış bir geçmiş var başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bir çok parti ve başkanlarından yola çıkarak geçmişi bir gözden geçirelim geçmiş dönemde yağ su petrol ekmek hastane kuyrukları vardı çoğunu bilir ve bizzat yaşamışımdır insanlar at arabalarına binerdi yol yoktu 21.inci yüz yıla bakıyorumda herkesin altında arabası cebinde telefonu evinde televizyonu bilgisayarı fazlasıyla var açıkta kalanmı var yok açıkta kalan varsa sosyal yardımlaşma var girin bakın başvuru var benim ihtiyacım var diyene el uzatan bir hükümet yenilenmiş bir devlet yenilenen bir millet var açıkçası insanları anlamak zor dedikleri bir dönemden geçiyoruz deprem oldu yok ABD yaptı yok İsrail yaptı yok o yaptı yok bu yaptı yapmayın kardeşim demeyin kardeşim bunlar olağan durumlar herkesin bir derdi var siyaset muhalefet her boka burnunu sokandan olmaz adam her boka atlayandan da olmaz muhalefet
Gel gelelim seçim şimdi tarafını sağını solunu geçtim herşeyi bir köşeye bıraktık.
Seccadeyi tanıyamayan bir muhalefet var seccadeye yanlışlıkla bastım demesine ne diyelim. Ya sen hiç 5 vakit namaz kılmadan abdest almadan cenabet geziyorsun yada sen mübarek Seccadeyi görmeyecek kadar aptalsın yahu Seccadeyi görmeyen bir adam dinini tanımayan bir adam nasıl olur'da bu millete sahip çıkabilirki benim ecdadım bu vatanı 5 vakit namazı eda ederek secde ederek can vererek kan vererek aldı ee sen bunu bilmeden ihtirada gelmek istiyorsun.
“Seccade”, bu halkın “istikameti” dini görüşü simgesi düşüncesi yani bunu bir düşünmek gerekir yada var mı’ydı ya da ne kadar var’dı Türk siyaseti, cumhurbaşkanlığı konusu tartışılabilir bu. Son yaşanan Kılıçdaroğlu hâdisesiyle “seccade” bir hukuka kavuştu mu bilinmez ama bir “seccade hâdisesi”ne oldu neye kavuştu sonunda Türk siyaseti! Yüz karası bir durum gerçekten! Neresinden bakarsanız bakın tam anlamıyla yüzkarası bir fâciâ- siyaset! SECCADE SKANDALI! İnanılmaz bir skandal bu! Sadece seccade hâdisesi değil, hem seccadenin, hem de seccade hâdisesinin tartışılma biçimi de, vurgular bir magazin malzemesine değinmek gibi nitelikli bir durum
Gelelim 2005 yerel konumuza
Seçim ve Kürtler (2)
2005 yılında o dönemde Başbakan olan Erdoğan’ın Diyarbakır’da “Kürt sorunu ne olacak diyenlere diyorum ki bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur” ifadelerini kullanması Kürt meselesinde bir dönüm noktasıydı. Başbakan Erdoğan sadece bu ifadeleri kullanmakla kalmamış, sonraki yıllar boyunca gereğini de yapmıştı. Kürtlere yönelik ret, inkâr ve asimilasyon politikaları bu ifadelerle birlikte tamamen sona erdi. Kürt gençleri yaşanan değişimi anlamakta zorlanıyor olabilirler. Bu durumu bilenlerde var bilmeyenlerde durumu doğru bilmeyenler için medya gündemini ve geçmiş tarihi araştırmalarını rica ediyorum.
Sözlerime ilk başladığımda belirttiğim gibi
DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, HUKUK DEVLETİ VE ADALETTİR!
Yani demek istediğim şu ki bir demokrasi varsa halk karar verir hak varsa halk karar verir hukuk varsa hak verir halkın kabul buyurmadığı devlet adalet değildir devlet genç kız gibidir. Yaşlanmaz ama hükümet değişilebilir yenilenebilir ama görüyorumki devletine milletine sahip çıkan bir cumhurbaşkanı var iken yenilenmeye veya değişime gerek duymadan kurulan ihtidarın devamlılığını tarafımca temenni ederim sözlerime son verirken şunuda belirtmek isterimki Devlet genç kız gibidir her dönemde olsada hükümette yeni nesille birlikte yenilenebilir ne demek istediğimi gayet detaylı olarak belirttiğimi düşünüyorum. beytullah çalışkan