GüNCEL Haber Girişi : 07 Nisan 2023 16:03

EĞİTİM PARALI OLABİLİR Mİ, OLMALI MIDIR?

EĞİTİM PARALI OLABİLİR Mİ, OLMALI MIDIR?

EĞİTİM PARALI OLABİLİR Mİ, OLMALI MIDIR?

Eğitimin temel amacı insanlara davranış kazandırmaktır. Öğretimde ise amaç bilgi ve birikimi arttırarak iş hayatına yetkin olarak başlanmasına katkı sağlanmasıdır. Bu kapsamda bütün ülkeler bir milli eğitim politikası geliştirmişlerdir. Ancak tüm ülkeler aynı zamanda kendi varlıklarının sürdürülmesinde temel bir varlık olarak gördükleri milli kimliğin korunması üzerine de kuvvetli bir çalışma yürütmektedir.

1830'lu yıllardan başlayarak günümüze değin birçok değişime uğramış olan güncel eğitim sistemi halihazırda da çok ciddi bir dönüşüm içerisindedir.

1830'lu yılların Fransa'sında geliştirilmiş olan kiliselerin kontrolündeki okullaşma meselesi bu merkezden tüm dünyaya yayılmış, Osmanlı İmparatorluğu'nda da sibyan mektepleri olarak kendini göstermiştir. 1960 yılına gelindiğinde dönemin en güçlü kutuplarından birisi olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin uzaya insanlı hava aracını göndermesi ve kozmonot Yuri Gagarin'in afişe olması 2. büyük kutup durumundaki Amerika Birleşik Devletlerini de harekete geçirmiştir. Bu kapsamda eğitim sistemini tamamen yeniden dizayn eden Amerika Birleşik Devletleri fen bilimleri ve ezber üstüne konumlu bir eğitim sistemi geliştirmiştir. Doğal olarak güdümündeki bütün ülkelerde de aynı değişim kendiliğinden gerçekleşmiştir. Günümüze geldiğimizde ise temel ikinci kırılma yaşanmaktadır. 21 yüzyıl becerileri olarak anılan temel becerilerin insanlara kazandırılmasının sektörlerin insan iş gücünden en yüksek beklenti olması Milli Eğitim sistemlerinin de buna göre dizayn edilmesine sebep olmuştur. 

Doğal olarak hem devlet okullarında ve hem de özel okullarda bu beklentiyi karşılamak üzere kurgulanmış olan birçok alt sistemler gelişmiştir. Öğrencilerin bir yabancı dili öğrenmesi, fen bilimlerinin farklı branşlarındaki alanlara ilişkin atölyelerin oluşturulması, öğrencilerin dijital yeterliliklerinin geliştirilmesi, hitabet ve iletişim kabiliyetlerinin güçlendirilmesi ve sorun çözme becerilerinin kazandırılması merkeze oturtulmuş birkaç başlıktan bir kısmıdır.

Anadolu coğrafyasında eğitim İş kapısı olarak görülmeye devam edilmekte. Bu düşünce ile veliler öğrencilerini bir okula gönderirken mezun olmaları durumunda hangi donanımlarla mezun olacağını, ve bu donanımlara bağlı olarak hangi sektörde ne kadar para kazanacaklarını göz önünde bulundurarak tercihlerde bulunmaktadırlar. Ancak bununla birlikte, özel okullara yönelen bir kısım veliler kendilerini üst kimlikte kabul ettiğinden çocuklarını kendilerine göre alt kademede olan çocuklarla aynı ortamda bulundurmak istemiyor da olabilirler. Özel okulların 21 yüzyıl becerileri ve ek donanımlar konusunda veliye taahhüt etmiş olduğu donanımlar velilerin devlet okullarından ziyade imkanları dahilinde özel okullara yönelmesine sebep olmaktadır. Dünyadaki okullaşma oranlarına bakıldığında serbest ekonomi ile yönetilen devletlerle birlikte farklı ekonomileri olan (komünist devletlerin bir kısmı) devletler dahi devlet okulları ile aynı miktarda özel okula sahip oranlar ortaya koymaktadır. Tabii özel okullar bu imkan ve ayrıcalıkları sunarken velilerden de yüklü bir bütçe talep etmektedir. Öyle ki orta direk olarak nitelendirilen çok büyük bir kesim özel okullara bu sebepten dolayı yönelememektedir. Ancak birçok araştırmadan da çok manidar sonuçlara ulaşıldığı gözlemlenmiştir; Resmi okullardaki eğitim parasız olup, eğitim giderleri devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Özel okullarda verilen eğitim ise paralı olup, giderleri gerçek veya tüzel kişilerden elde edilen gelirlerle karşılanır. Kurulan ilk okullar devlet okullarıdır zamanla devlet okullarının yanında Özel okullarda eğitim öğretim faaliyetine başlamışlardır (Gürler, 2020.) Devlet okullarında okuyan öğrenciler eğitim görmesi gereken vatandaşlar olarak algılanırken, özel okullarda okuyan öğrenciler daha çok müşteri olarak algılanmaktadır (Bozyiğit, 2014:522). 

Profesör Doktor Muhsin Hesapçıoğlu'nun ve Adil Nohutçu'nun 1999 yılında İstanbul ilinde yapmış olduğu tarama modeli bir çalışmada şu sonuçlara ulaşmışlardır; okul değiştiren velilerin %40'ı eski okuldan, %27.6'sı çocuğunun başarı düzeyinden, %22.3'ü ailedeki koşullardan ve %9.2'si de şu anki okuldan kaynaklanan nedenlerle okul değiştirmiştir. 296 kişilik örneklem grubunda 76 kişinin okul değiştirdiği ve okul değiştirenlerin yarısının da okulla ilgili (eski okulundan ve şu andaki okulundan kaynaklanan) nedenlerle değişikliğe yöneldiği saptanmıştır. Çocuğun başarı düzeyinin oluşmasında okulun da payı olduğu düşünüldüğünde, okul etkisi daha da artmaktadır. Ayrıca bu bulgunun verilerin yaklaşık %75'inin tercih ettikleri Özel okullarda beklentilerine uygun özellikleri bulduğu şeklinde de yorumlanabileceği düşünülmektedir.

Tüm bu anlatılanlara bağlı olarak şu tespitte yapılabilir ki; çocuğu öğrenci olarak görmeyen müşteri olarak nitelendirilen özel okullar birbirleriyle de büyük rekabet içerisinde olup müşteriyi kendi kurumuna dahil edebilmek adına birçok yöntemle kendilerini cazibe merkezi haline getirme çabası içerisindedirler. Bu kapsamda özel okullarda görev yapan okul müdür ve müdür yardımcıları (yöneticiler), velilerin kendileri, servis şoförleri, bu okullara basılı donatı sağlayan kırtasiyeler ve yayın kuruluşları ve reklamlar kurumsal tanıtımın ana unsurları durumundadırlar. 

Yüksek gelir beklentisi özel okulların öğretmen tercihlerinde de temel beklentilerden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Bakıldığında devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin aylık olarak aldıkları maaşla özel okullarda görev yapan öğretmenlerin aldıkları maaş arasında dahi gözle görülür bir fark vardır. Ancak bu fark, enteresan bir şekilde kar amacı gütmeyen devlet okullarında, öğretmeninin lehinedir. Öyle ki eğitim öğretim hizmetini ücretsiz olarak karşılayan devlet okullarında göreve başlayan öğretmenler, yüksek meblağlarla eğitim öğretim hizmeti sunan özel okullardaki öğretmenlerden daha yüksek maaş almaktadırlar. 

Bu kapsamda, özel okullarda pazarlama kabiliyeti yüksek yöneticiler tercih edilirken, yüksek veli baskı ve beklentileri nedeni ile öğretmen kadrosunda da mümkün mertebe pasifizeolmuş olan öğretmen adayları tercih edilmektedir. Çünkü öğretmenler öğrencilere karşı da velilerine karşı da hiçbir koşulda (haklı olsalar dahi) ciddi tepki gösteremezler. Hatırlanması yönüyle bakıldığında Türk sinemasının kült yapıtlarından olan Hababam Sınıfı filmindeki Özel Çamlıca Koleji'ndeki yöneticilerin sergilemiş olduğu davranış ve tavırla günümüz özel okullarında sergilenen tavır birebir aynıdır. 

Özet olarak; devlet okulları ile özel okullar hemen hemen aynı hizmeti sunmalarına rağmen özel okullar eğitim öğretimi bir ticarethane olarak düşündüklerinden çocuklarda sürdürülebilir ve kalıcı davranış gelişiminden ziyade nispi bir öğrenme gerçekleşmesi merkeze alınmıştır. Özel okullarda eğitim bir bütçe karşılığında sunulduğundan öğrencilere yüksek notlar verilmesi de ve buna bağlı olarak mezun edilmeleri de olağan ve sıradan bir durum olmuştur denilebilir. 

Ancak şu da apaçık bir gerçektir ki Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı çatısında eğitim öğretim veren devlet okulları, fiziki donanım ve eğitim araçları yönüyle (Akıllı Tahtalar, Tasarı Beceri Atölyeleri, ücretsiz yaz ve kış kursları, kulüp çalışmaları vs.) özel okullarla aynı noktayı yakalamış durumdadır. Ancak yüksek tecrübeye sahip olan bakanlığımız kadroları tüm bu hizmetleri vatandaşına Sosyal Devlet yaklaşımı ile bedelsiz olarak sunmaktadır.  işini doğru yapan para merkezli olmayan avcılar final gibi okullar söylemlerimizden hariçtir

 

​​​Adnan ANILMIŞ